Aşağıdan Gelen Tatar Türkü Hikayesi

Yöresi: Ardahan
Kaynak Kişi: Şahsenem Aydemir
Derleyen: Gökhan Temur

(1) Uzun zaman önce köyün birinde Mahmut ile Suna adlarında iki genç birbirlerine sevdalanmış. Bir süre sonra da ailelerin anlaşması ve kararlaştırması üzerine evlenmişler. Ancak mutlukları kısa sürmüş. Aradan bir sene bile geçmeden Mahmut’u askere çağırmışlar. O zamanlar askerlik uzunmuş, hatta çoğu zaman ne zaman geri dönüleceği de önceden bilinemezmiş. Hüzünlü bir vedalaşmadan sonra Mahmut askere gitmiş. Zaten köyünde de sevilen ve başarılı bir genç olan Mahmut, askerliği sırasında gösterdiği başarılar nedeniyle çavuş olmuş. Bundan böyle Mahmut Çavuş olarak anılmaya başlamış. 3-4 yıl askerlikten sonra savaş çıkınca cepheye giden Mahmut bir süre sonra esir düşmüş. O zamanlar insanlar yedi senelik askerliğe razılar ama Mahmut’un esir düşmesi nedeniyle aradan neredeyse 15 yıl geçmiş. Köyüne haber ulaşması, Mahmut’un durumunun bildirilmesi de o zamanlar mümkün olmamış. Böylelikle Mahmut’un anası, babası gibi Suna Gelin de ümidini kesmiş ve kaderine razı olmuş.

Aradan geçen bunca zamandan sonra nihayet savaş sona ermiş ve içlerinde Mahmut’un da bulunduğu birçok asker esirlikten kurtulmuş. Böylelikle Mahmut uzun ve meşakkatli bir yolculuktan sonra köyüne ulaşmış. Ulaşmış ama bir yandan da bunca sene sonra neler olup bittiğine ilişkin içine bir kurt düşmüş. Bir yandan bunca yılın hasretiyle yanıp tutuşmakta öte yandan köyündeki gelişmeleri bilmemekte. Öyle ya anasının babasının yaşayıp yaşamadığını, Suna Gelinin kendisini bekleyip beklemediği bilmesi mümkün değil.

Mahmut, doğrudan köye girip eve gitmektense geceyi beklemeye karar vermiş. Bir türlü geçmeyen saatlerden sonra ortalık kararıp köy sessizliğe bürününce Mahmut da yavaşça evlerine yaklaşarak pencereden içeriye göz atmış. Bakmış ki Suna Gelin yatağında yatmakta ancak yanında da biri yatmakta. Gördükleri karşısında yüreği kor gibi yanan Mahmut Çavuş, kimliğini belli etmeden Suna Geline dolaylı olarak durumu sormaya karar vermiş ve yanık sesiyle başlamış bir türkü demeye.

Aşağıdan gelen tatar
Kamçısını atar tutar
Garip olan nerde yatar
Kondur beni allı gelin

Suna Gelin ise Anadolu insanının misafirperverliğini belli edercesine ama yine de tanımadığı birini gecenin bu saatinde içeri almanın uygun olmayacağını ifade edercesine cevap vermiş.

Aşağıdan gelen tatar
Kamçısını atar tutar
Garip olan handa yatar
Konduramam yigit seni

Ancak Mahmut Çavuş bunca seneden sonra öyle kolay vazgeçmeyerek devam etmiş.

Hastayım attan inemem
İnsem de geri binemem
Ay karanlık yol gidemem
Kondur beni allı gelin

Suna Gelin ise kararlılığından geri adım atmamış.

Hastaysan attan inersin
İnsen de geri binersin
Ay ışıği yol gidersin
Konduramam yigit seni

Bunun üzerine Mahmut Çavuş biraz daha ayrıntılı sormaya başlamış.

Akşamını aldır gelin
Kandilini yandır gelin
Yanında yatan o yigit
Neyin bana bildir gelin

Suna Gelin de hiç beklemeden gerekli açıklamayı yapmış.

Akşamımı aldırmışam
Kandilimi yandırmışam
Yanımda yatan yigide
Ak mememden emdirmişem

Böyle söyleyince bu delikanlının aslında kendi çocukları olduğunu anlamış ve sevinçten içi içine sığmaz olmuş. Ama hikaye bu ya yine türküyle devam etmiş.

Ardahan’dan gelir ferman
Dizlerimde yoktur derman
Mahmut Çavuş sene kurban
Aç kapıyı Suna Gelin

Kim bilir belki de uzun seneler bu anı bekleyen Suna Gelin hemen kapıyı açarak Mahmut Çavuşa son bir defa türküyle karşılık vermiş.

Ardahan’dan gelsin ferman
Dizlerinde olsun derman
Suna Gelin sene kurban
Gel içeri Mahmut Çavuş
Kolum yastık saçım yorgan
Gel içeri Mahmut Çavuş

1 - Bu tüm Kuzeydoğu Anadolu’da benzer biçimde anlatılmaktadır.


Yazan/Aktaran : Gökhan Temur


Not: Bu türkü hikayesi ilk kez Türkü Sitesinde (turkuler.com) yayınlanmaktadır.